Categories
Hikayeler

HAVADA MOTOR DURMASI EĞİTİMİ

YAŞANMIŞ HAVACILIK  HİKAYELERİ:4

Tarih: 1996 yılının Ağustos ayının sıcak bir günü.                            

Yer: Ankara,Gölbaşı.

Pilotlar: Öğretmen Pilot İlker Sarper ve iki öğrenci pilot  adayı.

Türk Hava Kurumu’nun, Etimesgut Hava Alanı’ndaki Türk Kuşu tesislerinde sıcak bir yaz günü sabahında öğretmen pilot İlker Sarper yanında 2 öğrenci pilot adayı ile çoklu motor eğitimi için, uçuş öncesi ön brifinglerini yaparlar. Öğretmen pilotun çok sevdiği çay bardağı elindedir. Öğlene kadar Ankara Gölbaşı taraflarında uçacaklardır. Öğretmen pilot çift motorlu uçakta, tek motor durması halinde yapılacakları talebelerine öğretecektir. Daha sonra üçü aprona girerler ve uçak başı yaparlar. Teknisyenlerden uçağın son durumu ile ilgili bilgi alırlar. Pilot adayları yağ ve yakıt durumlarına bakarlar, uçağın harici kontrollerini öğretmenleri nezaretinde yaparlar. Uçaktaki yerlerine otururlar. Eti kuleden ilk olarak motor çalıştırma iznini alırlar. Yakıt akışı ve elektrik sistemi açık pozisyona getirilir,ayarlar yapılır.

Öğretmen pilot uçağın 5 -6 metre ilerisinde duran teknisyene işaret parmağını yukarı kaldırarak 1 işaretini yapar. Eliyle havada daireler çizerek pervanenin dönüş işaretini verir ve ateş diye seslenir. Teknisyen anladım der gibi başını öne sallar ve sıkılı yumruğunun baş parmağını yukarı kaldırarak tamam işaretini verir. Uçağın park freni çekiktir. Pilot motor çalışınca uçak ileri fırlamasın diye her iki fren pedalına sıkı bir şekilde basmış vaziyettedir. Önce sol taraftaki 1 numaralı motor çalıştırılır.Sol motor normal devirle çalışırken, teknisyen ve pilot beş on saniye motoru seyrederler. Her şey yolundadır. Bu sefer pilot iki parmağını yukarı kaldırarak 2 işaretini verir ve yine havada daireler çizerek ateş diye seslenir. Teknisyen duymamasına rağmen dudak hareketinden ne dediğini anlamıştır bile. Teknisyen yine başını anladığını işaret edecek şekilde öne sallar ve baş parmağı ile aynı işareti yapar. Sonra sağdaki iki numaralı motor çalıştırılır. Bu ara ayakları yine fren pedalına basılı vaziyettedir ve uçağın iki motoru da gürültüyle rölantide çalışmaktadır. Teknisyen uçağın sol tarafında kanadın az ilerisinde pilota bakmaktadır.

Dornier 28

Kalkış için son hazırlıklar yapılır. Motor devirleri yükseltilerek,düşürülerek kontrolleri yapılır. Pilot hazırlıkları bittiğinde teknisyene tamam işaretini verir ve kuleden taksi için izin ister. Kule serbestsiniz deyince el frenini bırakır. Motorlara hafif bir gaz verir. Uçak üç dört metre gidince frenlere sıkıca basar ve fren kontrolünü de bitirir. Uçak şimdi yavaş yavaş 11-29 pistine doğru ruleye başlamıştır. Pist başına gelirler.Uçak 1100 metrelik pistin başında yönü ise pusulaya göre 110 dereceye bakmaktadır. El freni çekilir ve ayaklar frenlere basılı olduğu halde motorlar bağırttırılarak son defa kontrolleri yapılır. Flaplar aşağıya indirilir. Son olarak fletnerin ince ayarları da bitirilir.Bu sefer de kuleden kalkış için izin istenir. Kule kalkışa izin verir. Aynı zamanda pist üzerindeki hava basıncını,bulut taban , tavan yüksekliği, görüş durumu, rüzgar yönü ve hızı hakkında son bilgileri iletir. İyi uçuşlar diler. Pilotlar aldıkları hava basıncına göre altimetrelerin ayarını yaparlar ve her zaman olduğu gibi, teşekkürlü kibar bir cevap verirler.

Dornier 28

Gazlar açılır,öğretmen pilotun sağ eli gaz kollarının devamlı üzerindedir.Sol eliyle lövyeyi tutmaktadır. Uçak pist içinde koşturmaya başlar. Sağ tarafta oturan talebenin de sol eli hocasının sağ elinin üzerindedir ve uçağın süratini bildirmektedir. Uçak 500-600 m. kadar ilerlemiştir. Lövye hafifçe ileri verilir, arka teker yerden kesilir. Şimdi uçak kıçı yerden 1 m. kadar yukarıda biraz daha süratlenir 50 metre kadar böyle gittikten sonra pilot lövyeyi biraz daha göbeğine doğru hafifçe çeker. Şimdi ön tekerlekler de pistten kesilmiştir. Pistin ortası biraz geçilmiştir. Bu arada pilot frenlere basar dönmekte olan ön tekerlekler dönmeyi durdurur. Pistin sonunda 200 metre kadar yükseklikte kuleye pisti terk ettiklerini ve sağdan dönüşle Gölbaşı çalışma sahasına görerek şartlarda ve hangi irtifada gideceklerini söylerler. Kule tam kalkış saatini ve o bölgedeki hava trafikleri için kendilerini bilgilendirir. Kuleden uçağa,uçaktan kuleye karşılıklı iyi çalışmalar dilenir. Kalkış tamamlanmıştır.

Antonov 2

Gaz ayarlarını tekrar yaparlar. Eğitim yapacakları uçak TC-TRI kuyruk isimlidir. Alman yapımı Dornier 28 modeli çift motorlu, pervaneli, üstten kanatlı, kuyruk tekerli ve kısa meydanlara inip kalkma özelliğine sahiptir. Genel Kurmay hizmetlerinde bir süre kullanıldıktan sonra Türk Hava Kurumu’na 2 tane hibe edilmiştir. Bir söylentiye göre 2.Dünya Savaşı sırasında Alman komandolarının, Hitler’in emriyle, İtalya’nın faşist başkanı Mussolini’yi 1943 yılında tutuklu bulunduğu yerden kurtarma operasyonunda kullandığı uçaklardan biridir. Çalışma alanları Gölbaşı–Konya karayolu 10. km çevresidir. Öğretmen pilot sol koltukta diğer iki aday sırayla sağ koltukta oturarak eğitime devam edeceklerdir.. Çift motorlu uçakta ,motorlardan birinin durması neticesi, çalışan motorla uçuşa devam etme çalışmasına başlarlar. Gölbaşı yakınında, çalışma bölgesine geldiklerinde tek motor kontrollü kapatılır.

Durmuş motora giden yakıt ve elektrik akımı kesilir havacılık tabiri ile çalışmayan motor, emniyete alınır. Şimdi yer artı 1000 metre irtifada, çalışan motorun üzerine 5 derecelik yatışla,biraz da motor devrini arttırarak düz uçuşa devam ederler. O bölgede birbirine yakın iki toprak pist vardır. ‘Dirsekli’ isimli pisti genellikle eğitim için sivil uçaklar kullanırlar. ‘Sırt’ isimli diğer toprak pisti ise askeri hava araçları kullanmaktadır. Sağ koltuktaki talebe eğitimine devam ederken, arka koltukta oturan talebe hocasına hitaben ’hocam diğer motor da durursa ne olur’ diye sorar. Sarper hoca altlarındaki araziyi avucunun içi gibi bilmektedir. Camdan aşağıya dikkatle bakar. Aşağısı geniş, düz ve çimenlik olan köyün merasıdır ve bu gibi çalışmalar için kullandıkları ‘Dirsekli’ isimli toprak eğitim pisti az ilerde önlerinde olduğunu görür. Arkadaki talebesine hitaben ‘peki ikinci motor da giderse yapılacak işler nelerdir’ diye sorar. Talebesi de’ ikinci motoru da emniyete aldıktan sonra o irtifada süzülerek gidebileceğimiz en uygun düz araziyi seçip,oraya inmeliyiz’ der. Hocaları da ‘hadi bunun da eğitimini yapalım o zaman bakalım ne oluyormuş’. ‘Beni iyi izleyin’ der. İkinci motoru da kapatır. Talebelerin ikisinin de gözleri ve ağızları biraz daha açılır. Ama hocalarına güvenmektedirler. Eğitim, tek motoru durmuş uçak eğitiminden , iki motoru da durmuş uçak eğitimine dönmüştür.

Uçak şimdi planör gibi motorsuz süzülmektedir,ama çöküş planörlerden çok fazladır. Durmuş motorla inme kuralları uygulanarak köyün merasındaki ‘Dirsekli’ pistine inerler. Pistin öbür ucuna kadar motor çalıştırmadan giderler park pozisyonu alırlar. Konu ile ilgili sorulu ve cevaplı eğitim konuşmaları yapılır. Pistin ucunda motorlar tekrar çalıştırılır. Kalkış hazırlıkları yapılır. Ama bilmedikler bir şey vardır. O bölgedeki birbirine çok yakın olan Samsat gölü ile Mogan gölü arasında bazı zamanlarda su akışı oluşmaktadır. Bu su akışları, toprak üstten kuru görünse de pistin bazı yerlerinde toprak altının çok gevşek olmasına sebep olur. Bu o yöreye özel bir olaydır. Toprak pist, bu su akışlarından nasibini almıştır. Uçağın arka tekeri toprağa gömülmüştür ve kalkış imkansızdır. Motorlara güç vererek birkaç deneme başarısız olur. Uçağı zorlarlar ama arka tekeri iyice gömülmüştür. Daha fazla zorlayıp bir aksilik yaşanmaması için yakın bir yerden yardım almayı planlarlar.

Öğretmen pilot, iki talebeyi uzakta görünen köye traktör bulup getirmesi için yollar. Üzerlerinde uçuş tulumlarıyla iki talebe hızlı adımlarla yakındaki köye doğru yola çıkar. Pilot adayları aralarında gırgır yaparak konuşurlar biri diğerine ’ bu sabahki ön brifingde iki motor arızası ve traktör yardımıyla kalkış çalışması var mıydı’, diye sorar. Bu sırada olayı gören yakın köylerin çobanlarından birisi eşeği ile yanlarına gelir. Pilot ile konuşmaya başlar. İlker hocanın aklına çobanın eşeğini kullanmak gelir. Uçağa iki motorun yapamadığını belki bu karakaçan yapar diye düşünür. Arka tekeri çamurdan kurtarmak için uçağın arka tekerini halatla eşeğe bağlarlar. Sadece eşek gücü ile uçağın, kuyruk tekerini çamurdan çıkaramazlar.

İlker hoca birkaç eşek daha olsa netice alabileceklerini düşünür ve çobandan, uzakta görülen diğer köyden traktör, yoksa birkaç eşek bulup getirmesini ister. Çobanın cevabı ilginç ve mantıklıdır. ’Hocam der köyde eşek çok ama sahiplerine ne diyeyim. Uçak çekmek için desem inanmazlar ki. Koca koca motorlarının yapamadığını köyün birkaç eşeği mi yapacak diye, benle alay ederler. Sonra bana deli derler . Sen olsan inanır mısın’? der.

Bu arada çoban,öğretmen pilota ‘karnın aç mı? Sana çay demleyip yiyecek bir şeyler ikram edeyim ‘der. Ardından eşeğin heybesinden metali is içinde kararmış bir çaydanlıkla ,su dolu bir testi çıkarır. Heybenin diğer gözünden de lavaş,köy peyniri,birkaç domates çıkarır ve testiyi işaret ederek ‘musluktan değil, köyün deresinden sabah doldurdum’ der. Testideki suyu çaydanlığa koyar. Sonra da eşeğin üstündeki selelerden iki büyük parça tezek çıkarır ve muhtar çakmağı ile yakarak tezeklerin üstünde çayı demlemeye başlar. Pilot ,tam donanımlı çobanı hayranlıkla izler. Çünkü uçaklarında ne yiyecek bir şey vardır,ne de çay. Sadece bir iki şişe su vardır. Çoban o kırsal alanda hayatı idame kursu almış gibidir. İçinden ‘hakiki köy kahvaltısı buna derler’ diye düşünürken motor gürültüsü duyan pilot, çoban ve eşeği yukarı bakarlar.

O sırada , yakınlarda olan ‘Sırt’ isimli askeri toprak pistinde eğitim uçuşu yapan ve o tarihlerde Türkiye’ye yeni gelen Puma tipi Kara Kuvvetlerine ait kocaman bir helikopter durumu görerek yakınlarına iner. Pilot motorunu durdurmamış helikopterin yanına gider. Helikopter pilotu da hem meslektaşı hem de arkadaşıdır. Sarper’e nasıl yardımcı olabileceğini sorar.Helikopter gürültüsünden bağırarak konuşurlar. İlker de diğer köyden traktör yollamasını ister. Helikopter gider ama gelen giden olmaz. Bu sırada uçak başında çobanla pilot arasındaki muhabbet ,sigara ikramları ve çaylar eşliğinde olanca içtenliği ile devam eder. Artık neredeyse öğlen olmuştur. Ağustos ayının sıcağında muhabbet daha serin olan uçağın kanadının gölgesinde devam etmektedir. Daha sonra bu ikiliye, sürüsünü yakınlarda yayan bir çoban daha kısa bir süreliğine katılır. Ama az sonra sürüsünün başına geri döner. Bu ara giden askeri helikopter durumu Türk Hava Kurumu’na telsizle bildirmiştir. İki talebe pilot adayı gittikleri köyden traktör bulamamışlar ve uçak başına geri dönmektedirler.

Karakaçan

Etimesgut hava alnındaki Türk Kuşu tesislerinden Antonov 2 marka 1000 beygir gücünde, tek motorlu ama 9 pistonlu çift kanatlı uçak yardımcı olsun diye Dirsekli’ye yola çıkar. Pistin ucuna teker koyar pistin diğer ucuna gidip yerdeki uçağın yanına, yardım ekibi yedek aküler ve halatlar ve diğer ekipmanlarla park pozisyonu alır. Ama o da toprak hakkında tam bilgi sahibi olmadığından motoru durdurduğu anda onun da arka tekeri yumuşamış toprağa saplanır. Şimdi iki uçak Dirsekli’ nin toprak zemininin pist başında,kuyruk tekerleri gömülmüş ,kalkamayacak durumdadır. Her iki uçağın personeli başlarındaki bu problemi nasıl çözeceklerini konuşmaktadır. Bu arada çoban ve eşeği hayatlarında daha önce hiç görmedikleri bu manzarayı şaşkınlıkla izlemektedir. Neticede ikinci uçakla gelen yardımcı ekibin çalışması ve eşek gücünden de faydalanılarak uçaklar dibi kuru bir zemine çekilir ve havalanırlar. Etimesgut’taki hangarlarına dönerler, çoban karakaçanına biner. Uzakta görünen köyüne doğru ,’evli evine ,köylü köyüne’ misali yola çıkar. Bu arada bir türkü tutturmuştur bile. Kurum’da uçuş işletmeden sorumlu harekat başkanı Pilot Mustafa Bozer ,olaylarla ilgilenmekte, ve olanlardan ötürü içinden ‘bizim sakar’ deyip gülümsemektedir. Ama bu arada çok sevdiği sigarasından da hırslı bir şekilde içmektedir. Tesiste hafif bir tebessüm rüzgarları esmektedir.

Mustafa Bozer

Görevliler uçuş sonrası defterleri imzalar. Akşam uçuş sonrası brifinginde,sorumlu uçuş personeli günün değerlendirmesinde neler konuşacaklarını düşünmektedirler. Aslında kötü olan bir şey yoktur.Başlarına gelen, hani derler ya, milyonda bir olacak işlerdendir. Durum değerlendirmesi biter. Görevli personel mesai sonunda evlerine gitmek üzere alandan ayrılırlar. Daha sonraki günlerde, İlker Sarper hayatının en güzel çayını o gün kararmış ve tezek kokulu çaydanlıktan içtiğini söyler. Çoban ise hayatında ikincisini yaşayamayacağı bir olaya şahit olmuştur. Çobanın eşeğinden bahsedersek; dünyada çok nadir eşeğe kısmet olan bir görev yapmıştır. 1000 beygir gücünde Rus ve 300 beygir gücündeki Alman uçağının çaresizliğine, Gölbaşı’nın mütevazi bir eşeği olarak çözüm ortaklığı yapmış, pilot ve teknisyenlerin çalışmalarına katkıda bulunmuştur. Onun için başta İlker Sarper olmak üzere,bu olayı bilen pilotların eşeklere olan sevgileri, diğer havacılardan daha fazladır. Eşeklerin pilotlara,şoförlere,kaptanlara ihtiyacı yoktur. Ancak havada,karada,denizde yolculuk yapan herkesin, bindikleri araçta problem çıkarsa, bir eşeğe ihtiyacı olabilir.

TC-TRI kuyruk isimli uçağa gelince;1998 e kadar ikizi TC-TRN gibi birçok pilotun çift motor eğitiminde,nakliye işlerinde ve paraşütçü atmada kullanılmıştır. Sonra da uçuştan alınmışlardır. İkizi THK müzesinde havacılığa meraklılara poz vermektedir. TC-TRI ise 2012 yılına gelindiğinde motor ve diğer parçaları sökülmüş vaziyette Antalya’da Talya oteli açıklarında turizm amaçlı batırılmıştır. Göklerde yıllarca havacılarla ve kuşlarla beraber olan ve Kıbrıs barış harekatında da kullanılan uçak, şimdi Akdeniz’in 25 m. derinliğinde deniz canlıları ile iç içedir. Aynı zamanda, kendini görmek için yanına gelen dalgıçların fotoğraf makinelerine poz vermeye devam etmektedir..

Dornier 28 Antalya’da
Dornier 28 Akdeniz’de


Bülent KILIÇTEPE

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *